Bilişsel Davranışçı Terapi’nin Temelleri

 

Bilişsel Davranışçı Terapistler, seanslarda yoğun olarak inançlar üzerine çalışırlar. Bu inançlar, dini inançlar değil, kişinin çocukluk çağından itibaren öğrenme yoluyla geliştirdiği düşünce bazındaki inançlardır.

 

Olaylarla kurulan neden sonuç ilişkileri, ve bunun sonucunda oluşan kanaatlerimiz, inançlarımızı oluşturur. Kişi tecrübeleri sonucu bunları genelleyebilir ve toplumdan öğrendiği şeyleri inanç haline getirebilir. Ardından yaşadığı olayları bu inançlar ışığında yorumlar.

 

Hayali bir piramit düşünürsek bu piramitin en yukarısında http://www.nasilbasederim.com/dusunce-hatalari/ ‘linkinde bahsettiğimiz Otomatik Düşünceler yer alır. Ardından Ara İnançlar dediğimiz, çevrenin etkisiyle oluşan kurallar, varsayımlar ve tutumlar vardır.

 

Bu piramitin en temelinde ise Temel İnanç -bir diğer deyişle Şemalar- vardır. Bunlar daha kökleşmiş, değişmeye dirençli ve aşırı genellenmiştir.

 

 

 

Şimdi Ara İnançlara geri dönelim;

 

Kişi, “eğer … yapar isem … olur” şeklinde kendi kendine bazı kurallar koyar.

Mesela, “eğer muhalefet edersem toplum tarafından kabul görmem” düşüncesi buna bir örnektir. Ya da “x kişisine karşı gelmek saygısızlıktır”, “yetersizim, ancak toplumdan onay aldığım sürece başarılı sayılırım” örneklerinde olduğu gibi çeşitli varsayımlar ve tutumların tamamı ara inançları oluşturur.

 

TerapideTemel İnançlara geldiğimizde ise öncesindeki birçok seansta Otomatik Düşünce ve Ara İnançlar üzerinde konuşmuş oluruz.

 

Danışanların kendilerine yönelik, Sevilmeme, Değersizlik, Başarısızlık, Yetersizlik, gibi Temel İnançları üzerinde çalışırken, diğer insanlara ve genel olarak dünyaya yönelik olumsuz Temel İnançları da olabileceği için aynı zamanda bu katı ve aşırı genelleyici yargıları üzerinde de çalışılır.

 

Temel bir inanç aktive olduğunda, kişinin o inancı destekleyen kanıtları bulup çıkarması daha kolaydır ve inanca ters olan kanıtlar ise genellikle çarpıtılır. Kişi yine kendisi hakkında doğru olduğuna inandığı bu inançları, terapist, Aşağı Doğru Ok tekniği gibi bir teknikle, düşüncelerinin kendisi için ne anlama geldiğini sormadıkça, tam olarak ifade edemeyebilir.

 

Örneğin; Melike bir gruba ders anlatıyor. O sırada aklından “ben beceriksizim, anlatamayacağım” düşüncesi geçiyorsa, Ara İnancında “beceriksiz olmak korkunç bir şeydir” gibi bir tutum yer alabilir. “beceriksizliğimi telafi için başkalarından çok çalışmalıyım” gibi bir kural geliştirip “ancak çok çalışırsam başkalarının gözünde … olurum” gibi bir varsayımda bulunabilir. Bu örnekle seansta Melike’nin yetersizlik ve sevilmeme gibi Temel İnançları olduğunu tartışabiliriz.

 

Danışanın özetle inançlarla ilgili şunu anlaması önemlidir:

  • Bu aslında gerçek değil yalnızca bir fikirdir.
  • Buna güçlü bir şekilde inansam, hatta doğruymuş gibi hissetsem de, bu fikirler çoğunlukla yanlış olabilir.
  • Doğruluğu yada yanlışlığı tartışılabilir.
  • Geçmişteki olumsuz deneyimlerden kaynaklanıyor olabilir.

Terapistle hasta işbirliği yaparsa, çeşitli teknik ve stratejiler uygulayarak zaman içinde bu Temel İnançları fark edebilirler. Böylelikle hasta kendini daha gerçekçi değerlendirme imkanı bulur.