CEZAEVİNDEN ÇIKTIKTAN SONRA NELER YAPILABİLİR?

Cezaevi gerçekten çok zorlu bir süreçtir. Özellikle de hayatı boyunca polis, adliye, iddianame, hâkim, avukat, cezaevi kelimeleriyle nadiren karşılaşan insanlar için daha da zorludur. Bende hayatım boyunca bu kelimelerle sadece arkadaşlarımın meslekleri olması sebebiyle karşılaşmıştım. Ancak 15 Temmuz 2016 tarihinden sonra bu kelimeleriyle daha fazlasıyla bizzat yaşayarak tanışmak zorunda kaldım.

Sekiz aya yakın bir süre cezaevinde kaldım ve orada kaldığım süre, hayatım boyunca yaşadığım en kötü günlerdi ve inşallah Allah daha kötü günleri hiçbirimize yaşatmaz. Cezaevine girmeden önce bir mesleğim ve akademik kariyerim vardı. Cezaevindeyken hem mesleğimden ihraç edildim hem de akademik ünvanımı kullanmam engellendi. Yani cezaevindeyken işsiz kalmıştım.

Sekiz ay sonunda çıktığım ilk mahkeme de hakkımda tahliye kararı verildi. Dışarı çıkmanın, sevdiklerine kavuşmanın, ağaçları görebilmenin, istediklerini yiyebilmenin, özgürlüğün bu kadar önemli olduğu bilemezdim. Cezaevi süreci sonunda hayata yeniden adapte olmanın zorlukları da var. Ancak bu durumları hızlı bir şekilde çözmek gerekmektedir. Cezaevinden çıkan kişilerin hayata daha çabuk adapte olabilmeleri için aşağıdaki önerilerin faydali olacagina inaniyorum:

  1. Cezaevi sürecinde hayatta en önemli şeyin; ailemiz, sevdiklerimiz ve sağlığımız olduğunu öğrendim. Bu sebeple ailelerinizle, sevdiklerinizle bol bol zaman geçiriniz. Sağlığınıza özellikle dikkat ediniz. Beslenme şeklinizde yanlışlıklarsa varsa düzeltebilirsiniz. Çok yıpratıcı bir süreç sonunda vücudumuzun eksiklikleri olabilecegini farketmeliyiz
  2. İşsizlik dünyanın en zor işidir. Hepimiz işlerimizi kaybettik ancak her birimizin daha önceden sahip olduğu uzmanlık alanlarımız var. Rastgele bir iş yapmaya çalışmayın. Sevdiğiniz, uzmanlık alanınıza uygun işler arayınız. Hatta bir işyerine gittiğinizde durumunuzu asla çekinmeden söyleyiniz. Çünkü bu olaylar sebebiyle yurt genelinde herkes bir şekilde mağduriyet yaşıyor. Kendi alanınıza özel ders veriniz. Komşularınızdan birinin çocuğuna ders vermeye başlarsanız bunun devamı mutlaka gelecektir.
  3. “İşime döneceğim.” diye düşünerek zaman geçirmeyiniz. Zaman ilerledikçe herkes mesleğine yavaş yavaş dönüş yapacaktır. Önemli olan bu sıkıntılı günleri iyi değerlendirmek ve sağlığımızı korumaktır.
  4. Kendi alanınızla ilgili ya da ilgilinizi çeken başka bir alanda yeniden üniversite okuyabilirsiniz. Lisans, yüksek lisans ya da doktora yapılarak bu zamanlar geçirilebilir. Ayrıca mülakatlarda daha önceki ünvanınızı bile söylemenize gerek yoktur. Ancak yüksek lisansa veya doktoraya kabul edilirseniz, sizden daha iyi bir öğrenci bulamayacaklarından emin olabilirsiniz. Açık öğretim fakültesi bölümlerinden de istediğinizi okuyabilirsiniz.
  5. Özellikle dil sorununu hala çözememiş bir akademisyen iseniz, bu süre zarfında dil sorununuz üzerine çalışabilirsiniz. Her gün 2-3 saat dil çalışılabilir ve dil sınavından gerekli puan alınabilir. Dil kursuna gidilebilir. Bununla birlikte halk eğitim merkezlerinde ücretsiz dil kurslarına katılabilirsiniz.
  6. Akademisyenlik süresince yazılması gereken makaleler, kitaplar; gidilmesi gereken kongreler; anlatılması gereken dersler ve bitmez tükenmez bilmeyen evrak işleri sebebiyle formda değilseniz, vücudunuzu forma sokmak için bu süreçte her gün yürüyüş/spor yapılabilir, çevrenizdeki etkinliklere katılabilirsiniz. Google play’den çeşitli uygulamalar indirerek günlük yürüyüş mesafenizi ölçebilirsiniz.
  7. Mutlaka kendinize bir meşguliyet edininiz. Sevdiğiniz ve okumayı planladığınız ama okuyamadığınız kitapları okuyabilirsiniz. Bulunduğunuz yere yakın kütüphanelerden, kitap cafelerden faydalanabilirsiniz. İnternetten makale indirebilir, birçok yayına ulaşabilirsiniz.
  8. Hepimizin hayatımızı idame edebilmek için paraya ihtiyacı vardır. İşiniz olsa da olmasa da, harcamalarınızı kısmaya çalışınız. Mümkün olduğunca ihtiyacınız dışında harcama yapmamaya çalışınız. Evinizde paraya çevirebileceğiniz eşyalarınız varsa paraya çevirmeye çalışınız. Örneğin uzun zamandır kitaplığınızda duran ve okunmayan kitaplarınız varsa satmayı düşünebilirsiniz.
  9. Tüm insanları affedin. Size iftira atan, sizi sormayan, sizden selamı esirgeyen, sizi yolda görse yolunu değiştiren kişiler dâhil herkesi affedin. Bunu onlar için değil, kendiniz için yapın. Affediciliğinizi yükseltin ve içinizdeki kötü duygulardan kurtulun. Bu süreçte içimizde kötü duygular barındırarak hayatımızı güzelleştiremeyiz.
  10. Daha önceden yapmayı planladığınız ama yapamadığınız şeyleri tamamlamaya çalışınız. Bir ajanda edinip yapmayı düşündüklerinizi yazınız ve her birini tek tek tamamlayınız. Eksik şeyleri tamamladıkça içinizin rahatladığını göreceksiniz.

Yukarıda sayılan örnekler elbette ki sizin içinizde bulunduğunuz duruma gore değişebilir. Ne olursa olsun içinizdeki umudunuzu ve yaşama sevincinizi kaybetmeyiz. Aldığınız nefesi, içinize doya doya çekin. Hiçbir şey sonsuza denk kalıcı değil. Bulunduğunuz an’ı bir armağanmış gibi değerlendirin ve unutmayın; nefes aldığınız sürece umut vardır.

Mağdur bir akademisyen