Bu yazımızda mağdur çocukların eğitim-öğretim döneminde yaşanma ihtimali yüksek zorluklar ve bu zorluklarla ilişkili çözüm önerilerine değinmek istiyoruz.

Mağdur aileler ve çocuklarının bu süreçte yaşayabileceği sıkıntıların başında okul hayatında yaşanan zorluklar gelmektedir. İnsanlar herhangi bir suça bulaşmadığı halde her ne kadar ihraç, gözaltı, tutukluluk ve cezaevi gibi daha önce karşılaşmadıkları haksız muamelelere maruz kalsa da hayat bir taraftan devam etmektedir. Aileler bir yandan bu zorluklarla boğuşurken diğer yandan da düzenlerini mümkün olduğunca muhafaza ederek ya da yeni bir düzen kurarak hayatlarını idame ettirmek durumunda kalmaktadır.

Çocuklar için oturmuş bir hayat düzeni çok önemlidir. Okul hayatına geçmeden önce şunu ifade etmek gerekir ki; bir çocuğun okul dışındaki hayatının düzen içerisinde olması öğrenim hayatının olağan şekilde gitmesi adına büyük önem arz eder. Zira anne ya da babasının ya da her ikisinin cezaevinde olmasından dolayı çocuğun ebeveyninin yanında olmayışı nasıl bir kayıpsa daha önce alıştığı düzeninin değişmesi de bir o kadar kayıptır. Basit bir örnek vermek gerekirse anne-babası yanında olsa bile bir evden başka bir eve taşınma gibi bir değişiklik bile küçük bir çocuğun uyku ve iştahını bozmaya yetebilir.

Hal böyle iken bir çocuğun sürekli kalacağı bir ev, yaşayacağı bir oda ve yatacağı bir yatak çocuğun kendisini daha güvende hissetmesini sağlayacaktır. Bu yüzden ebeveynlerinden biri cezaevinde ise diğer ebeveynin çocuklar ile beraber yaşaması gerekir. Hem anne hem de baba cezaevinde ise çocuklara sahip çıkacak bir akraba (dede, babaanne, teyze… vs) ya da bakım veren (özellikle de çocuğun tanıdığı, bildiği ve yanında kendisini huzurlu hissettiği hatta daha önce beraber yaşama deneyimi olduğu birey ya da bireyler) ile beraber yaşaması daha uygun olacaktır. Böyle bir düzende çocuğun okula gidip gelmesi okulda yaşanabilecek sorunların önemli bir kısmının önüne geçeceği gibi olası başka sorunların da çözümünü kolaylaştıracaktır.

Yine de aileler okul hayatında yaşanabilecek bazı zorluklarla baş etmede sıkıntı yaşayabilir. Bunlardan birisi de anne-babasından biri ya da her ikisi cezaevinde olan bir çocuğun okulda bu durumla nasıl başa çıkacağıdır. Zira çocuk okulu değiştiği için yeni arkadaşları ile tanışırken veya değişmese bile sınıf ortamında konuşurken yaşadığı travmalarla ilgili sorulara maruz kalabilecektir. Bu sorunla baş etmeden önce çocuklara yaşanılan ve başa gelen hadiseleri dürüstçe anlatma ve onun sorularına dürüstçe cevap vererek duygularını ifade etmeleri hususunu daha önceki yazılarımızda dile getirmiştik.

Çocuklarla konuşurken cezaevinde olan ebeveyni ile ilgili durumu okulda herkese anlatmak zorunda olmadığını belirtmeli ama sorulursa veya konuşulursa kendisine evde anlatıldığı gibi “anne-babam geçici bir süreliğine hapishanede kalmak zorunda, anne-babamın herhangi bir suçu yok ama polis amcalar bunu bilmiyorlar ve bu nedenle araştırıyorlar, bu da zaman alabilirmiş, ama en kısa zamanda eve dönecek” şeklinde cevap verebileceği söylenebilir. Öğretmenlerin görev ve sorumlulukları gereği çocukları koruma ve onların mağduriyetlerini giderme durumunda olduklarını kabul edersek ailenin mevcut durumla ilgili bazı bilgileri çocuğun öğretmeniyle paylaşması onun yararına olacaktır. Çocuklar bazen anne-babalarına anlatamadıklarını öğretmenlerine ifade edebilir. Çocuğun yaşadığı ama ailenin fark edemediği bazı sorunları tespit edip çözme konusunda mevcut durumu bilen ve empati gücü yüksek bir öğretmenin önemli yardımları olacaktır. Buna rağmen gerek toplumun gerekse de diğer velilerin baskısıyla özellikle de özel eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin bir kısmı aileye ve çocuğa karşı önyargılı ve soğuk bir tutum sergileyebilir. Bundan dolayı okul değiştirmek zorunda kalan olguların olduğu düşünüldüğünde ailenin bu konuda endişesi varsa ve süreci çocuğu zor durumda bırakmadan yönetebileceğini düşünüyorsa mevcut durumdan bahsetmemek bir seçenek olabilir. Fakat bu tercihi kullanırken çocukların olaylara karşı tepkilerinin biz erişkinler gibi olmadığını, beklenmedik sorunlarla karşılaşabileceğimizi unutmamak gerekir. Örneğin çocuk samimi bir arkadaşıyla konuşurken babasının cezaevinde olduğunu ona anlatabilir, o arkadaşı annesine durumu paylaşır ve anne de bunu gereğinden fazla abartarak öğretmene şikâyet (!) eder, öğretmen de ilk defa duyduğu bu durum karşısında kendisini baskı altında hisseder ve uygun olmayan reaksiyonlar verebilir (yaşanmış olgudur).

Yine anne ya da babası cezaevinde olduğundan onları ziyaret etmek için her defasında okuldan izin almak gibi durumları da göz önünde bulundurmak gerekecektir. Ayrıca çocuklarımıza herşeyi dürüstçe paylaşırken onlardan rol yapmalarını istemek kaygılarını daha da arttırabilir. Bu yüzden yukarda da belirttiğimiz gibi çocukla ilgili bazı bilgileri öğretmeniyle önceden paylaşarak yardım istemek ve çocuğa bazı durumlarda dürüstçe nasıl konuşacağı konusunda ona rehberlik etmek ortaya çıkabilecek sorunların çözümünü büyük oranda kolaylaştıracaktır.

Bu arada özellikle lise dönemi genç öğrencilere ayrı bir parantez açmak gerekir. Hem ergenlik döneminin getirdiği olgunlaşma sürecini hem de birden fazla öğretmenden eğitim alma gibi durumları göz önüne aldığımızda bazı bilgileri pratikte uygulamak bu dönem çocukları için zor olabilir.

Ergen mağdurlar için onlarla yaşanılan süreci biraz daha detaylandırarak konuşmak gerekebilir. Onların duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri, aklına takılan problemlerin karşılıklı konuşulması ve anne-baba dışında değer verdikleri bir akraba, bir öğretmen, abi ya da abladan destek alınması ergen için daha uygun olabilir. Diğer küçük çocuklarda olduğu gibi onlara da mutlaka dürüst olmalı ve sorunlarla karşılaştığında dürüstçe davranması istenmelidir. Diğer yandan anne-babası tutuklu olup evde en büyük abi ya da abla konumunda olan bir ergen kendisini büyük bir sorumluluk altında hissedebilir. Bu yüzden “baban cezaevinde artık sen bu ailenin babası sayılırsın, aile sana emanet” ya da “annen hapiste, sen kardeşlerinin annesi sayılırsın” gibi cümleler bir ergen için uygun değildir. Zira ergenin kendisi de olgunlaşma sürecinde olan bir çocuktur ve onun yaş dönemi için kaldıramayacağı sorumluluklar psikolojik sıkıntılar doğurabilir. Aynı şekilde onlara da sahip çıkıldığı hissettirilmeli, okul ve arkadaşlık ilişkilerinde başta mağduriyetler ilgili sorunlar olmak üzere destek olunmalıdır. Yine lise döneminde birden fazla öğretmen ile eğitim söz konusu olduğundan hepsine ayrı ayrı durumu anlatmak uygun bir seçenek olmadığından ya genci en iyi tanıyan ve ona yardımcı olabilecek bir öğretmenle iletişime geçilmeli ya da okul rehberlik biriminden yardım istenmelidir.

Bir diğer husus da çocuğun sadece eğitimi değil öğretim sürecinin de yanında bulunan ebeveyn ya da bakım veren tarafından takip edilmesidir. Çocuğa yeni ev düzeni içerisinde ders çalışabileceği bir ortam hazırlamak, ödevlerini kontrol etmek ve anne-babası cezaevinde değilken yaptığı rutinleri mümkün olduğunca sürdürmek kendisini daha güvende ve huzurlu hissettirecektir. Yine imkân varsa aynı okulda veya yaşanılan muhitte anne-babası tutuklu olan başka ailelerle tanışmak ve çocukları tanıştırmak hem aile hem de çocuklar için mevcut sorunları yalnızca kendileri yaşamadığı ve yalnız olmadıkları hissini verecek ve olası sorunların daha kolay çözülmesini sağlayacaktır.

Birçok şeyi doğru uygulamamıza ve süreci doğru yönetmemize rağmen gerek eğitmenlerin ve diğer velilerin tutumu gerekse de yaşanılan zorlukların güçlük derecesi ve çocuğun psikolojik tepkilerinin yoğunluğu nedeniyle aileler okul döneminde bazen ciddi problemler yaşayabilir. Böyle durumlarda gerekirse uzman yardımı almaktan çekinmemek gerekir. Elbette sürecin kesin çözümü tutuklu anne babaların çocuklarına kavuşması ve mağduriyetlerin giderilmesidir. Ama o zamana kadar küçük yanlışlar yapılsa da genel olarak süreci büyük yanlışlar yapmadan uygun yönetmek kısa ve uzun vadede çocukların ruh sağlığı adına doğru bir tutum olacaktır.

Çocukların anne-babalarına en kısa zamanda kavuşması dileğiyle yeni eğitim-öğretim yılında tüm ailelere kolaylıklar dileriz.