Panik atağın hayat boyu görünme oranı %4.7 dir. Ortalama görülme yaşı 24 olup, kadınlarda erkeklere nazaran iki kat fazla görülür. 60 yasından sonra görülme oranı düşer. The National Comorbidity Study (NCS) çalışmasına göre ABD de 15-54 yaş arası panik atak hastalarının %37 sinde aynı zamanda Depresyon da bulunuyor. Yine aynı çalışmaya göre panik atak hastalarında sosyal anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, travma sonrası stress bozukluğu, aşırı alkol kullanımı gibi hastalıkların da görülme oranı panik atağı olmayanlara göre daha yüksek.

Bir teoriye göre Panik atak; hastalığa yatkın olan kişilerde hastalığı tetikleyen bir stresle ortaya çıkar. Hastalığa yatkınlığı; genetik, çocukluk çağındaki travmalar, kişilik özellikleri gibi etkenler belirler.

Birinci derece akrabasında panik atak bulunan kişilerde panik atak gelişimi, olmayanlara göre daha sık bulunmuştur. Yine aynı şekilde, tek yumurta ikizlerinde ikizlerden birinde panik atak gelişmiş ise diğer ikizde gelişme riski %31 olarak bulunmuştur. Çocukluk çağında sigara içmek ya da sigara dumanına maruz kalmak, çocukluk çağında astım hastalığının olması yine Panik ataklarla ilişkili bulunmuştur.

Panik atak çoğunlukla hayatta yaşanan belirgin bir stresten sonra 12 ay içinde(bunların da çoğu ilk bir ay içerisinde) görülür. Çalışmalar, Panik atakları olan insanlarda  beyinlerinin Amigdala ve Hipotalamus bölgelerinde hiperaktivite olduğunu göstermiştir.

 

Belirti ve bulguları:

Panik ataklar aniden ve kendiliğinden gelişen, yoğun korku ve kaygı duygularıdır. Birkaç dakika ile bir saat arasında sürebilirler. Bu ataklar bir olay tarafından tetiklenmiş ya da tetiklenmeden gelişebilir. Kişide ileride olabilecek panik ataklar konusunda bir beklenti ve endişe vardır. Panik atakları tetiklyebilecek durumlardan kaçınmaya çalışır. Örneğin;  otoyolda araba kullnmak panik atakları tetikliyorsa gideceği yere ara yollardan gitmeye çalışır. Panik atak sırasında göğüs ağrısı ve nefes darlığı da olabileceği için çoğu defa kalp  kriziyle karıştırılabilir.

Bazen panik atak sırasında diğer semptomlar bulunmasına rağmen korku bulunmayada bilir. Bu gibi durumlarda panik atak tanısını koymak daha zor olur. Panik atak sırasında kalp, nörolojik ve sindirim sistemine ait belirti ve bulgular görülebilir. Bu belirti ve bulgular bazen hastaları psikiyatri yerine diğer medikal alanlarda yardım aramaya yönlendirebilir. Hastalar acil servislere kalp krizi süphesiyle tekrar tekrar gidebilir ve yapılan tetkiklerde herhangi bir problem bulunamaz. Bu yanlış uygulamaların ve hastalığı tanıyamamanın panik atak tedavisini 10 yıl kadar geciktirebildiği görülmüştür. Panik atak’li kişilerde Astım, Kalp rahatsızlıkları(Özellikle Mitral Valv Prolapsusu), Hipertansiyon, Ülser, Migren, Apne gibi rahatsızlıkların daha sık görüldüğü bulunmuştur.

 

Hastalığın Seyri:

Panik atak tekrarlayan ve kronik bir hastalıktır. Bir çalışmada, hastaların birçoğunda, 15 ila 60 ay içerisinde semptomlarda iyileşme olduğu, fakat çok az kişide hastalığın tamamen iyileştiği gösterilmiştir. İyileşmeyi iyi yönde etkileyen faktörler; cinsiyet(kadınlar da iyileşme oranı daha yüksek), stresin ortadan kalkması, panik atak şıklığının başlangıçta düşük olması, semptomların zayıf olasıdır. Panik ataklarla birlikte depresyonun olması, kişilik bozuklukları hastalığın seyrini kötü etkiler.

 

Panik ataklar hem hastanın hem de ailesinin hayat kalitesini kötü yönde etkiler. Bir araştırmaya göre işten ayrılma(gün olarak) oranı anksiyete bozukluklarında Diyabet, kalp problemleri, Böbrek problemlerine göre çok daha yüksektir.

 

Tanı:

Panik Atak tanısı klinik özelliklerle konur. “Panik Bozukluk Şiddet Ölçeği” hastalığın tanısında, şiddetini ölçmede ve takibinde kullanılabilir.

Tanıda dikkat edilen klinik özellikler: Kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes darlığı, boğulma hissi, bulantı, Karın ağrısı, uzuvlarda uyuşma, “yaşanılanlar gerçek değilmiş” hissi, kontrolünü kaybetme korkusu, ölme korkusu. Bu belirtiler ataklar sırasında gelişir. Ataklar beklenmedik bir anda gelir ve herhangi bir ilacın etksine ya da başka bir hastalığa bağlanamaz. Hastada bu atakları yeniden yaşayacağına dair bir korku vardır ve atakları tetikleyebilecek davranışlardan çekinir.

 

Tedavisi:

Medikal tedavi ve terapiler mevcuttur.

  1. Medical tedavi: Burada ilaçların ayrıntılarına girmeden kısaca isimlerinden bahsedeceğiz.

Panik atak tedavisinde etkili olduğu gösterilmiş ilaçlar; SSRİ’lar, SNRİ’lar, TCAD’lar, MAOİ’lar ve Benzodiazepin’ler dir. Bunlar dışına klinikte faydalı olduğu gösterilmiş bazı ilaçlar da mevcuttur.

SSRİ’lar: Fluoxetine, Paroxetine, Sertraline, Fluvoxamine, Citalopram, Escitalopram’ in etkili olduğu goserilmiştir.

SNRİ’lar: Venlafaxine’in uzun etkili formu panik atakta etkili bulunmuştur.

TCA’lar: İmipramine ve clomipramine in atak şiddetini ve şıklığını azalttığı klinik çalışmalarla kanıtlanmıştır.

MAOİ’leri: Phenelzine ve tranylcypromine’ dir.

 

Benzodiazepin’ler: Alprazolam, Lorazepam, Clonazepam, Diazepam gibi ilaçların etkili olduğu gösterilmiştir fakakt bağımlılık etkilerinden dolayı bu ilaçların kısa bir süre için kullanılmaları önerilmektedir.

Ayrıca Mirtazapine gibi yeni antidepreşanların da etkili olduğu gösterilmiştir. Quetiapın gibi antipsikotikler, antidepresanlara dirençli kişilerde denenebilir.

 

  1. Terapi

Bilişsel Davranışçı Terapi(BDT)’nin etkili olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir. Bilişsel Davranışçı teoriye göre panik bozukluğun nedeni beden duyularına karşı(özellikle de kan basıncı, nabız gibi otonomik sistemle ilişkili duyular) gelişen kazanılmış bir korkudur.

BDT den en çok motivasyonu ve problem çözme becerisi yüksek hastalar fayda görür. Hastanın kenidini gözlemleyebilmesi, baş etme becerilerinini öğrenebilmesi ve uygulayabilmesi ve anksiyeteyi arttırabilecek davranışları terapi seansları dışında uygulayabilmesi beklenir. BDT de verilen ev ödevlerini yapma ile iyileşme hızında bir doğru orantı görülmüşütür.

Panik bozuklukta kullanılan özel BDT yöntemleri; eğitim, bireyin kendini gözlemlemesi(self-monitoring), nefes egzersizleri, kaş gevşetme egzersizleri, bilişsel yedine yapılandırma(cognitive restructuring), maruz bırakma ve tekrarın önlenmesidir. Bu yöntemlerin detaylarını başka bir yazıda ele almayı düşünüyoruz.Terapi 10 ila 20 kadar süren haftalık seanslardan oluşur. Bire bir olabileceği gibi grup terapileri şeklinde de olabilir. Seanslar 60-120 dk sürebilir.

Uygulanabilecek diğer bir terapi turu de kısa psikodinamik psikoterapidir.