Beklenmeyen bir zamanda egonun kaldıramayacağı her şey travma ise son yaşanılan olaylara baktığımızda bizzat yaşamasak bile sadece duyduklarımız, okuduklarımız, izlediklerimiz  bile bizi travmatize etmeye yetti. ”Bu kadar da olmaz” dediğimiz her şey başımıza geldi. Güvenli bildiğimiz her şey (ana kucağı da dahil) ayağımızın altından çekildi. Yıkılan en önemli  şey de temel güven duygumuz oldu. Bu olayları bizlerle beraber çocuklarımızda yaşamak zorunda kaldı. Anne babalar çocuklarını olumsuz olaylardan, sıkıntılardan, tatsızlıklardan koruma içgüdüsü ile hareket ederler. Ama bazen öyle olaylarla karşılaşırlar ki çocuklarını uzak tutmak mümkün olmaz. Çocukları olumsuz olaylarla baş edebilmesi için destekleyebilmek böyle zamanlarda daha da gereklidir.

Öncelikli olarak bizlerle beraber çocuklarımızın da temel güven duygusu ciddi şekilde sarsıldı.  Çocuklar için bu durum daha baş edilemezdir. Yetişkinlerin olaylara bakışı ile çocukların bakışı aynı değildir ve verilen tepkiler de yaş grubuna göre değişir. Temel güven duygusu yıkılan çocuklar sağlıklı tepkiler vermezler. Bu tepkiler neler olabilir?

– Her çocuk bireysel olarak her olayda kendi içerisinde değerlendirilmelidir. Aynı ailede bile kardeşlerin olaylardan etkilenme derecelerinin birbirinden farklı olabileceği kabul edilmelidir.

–  Travmaya verilen ilk tepki disosiye ( donup kalma, ne yapacağını bilememe, o an ne yaşadığını hatırlayamama) olmaktır.  Travmanın büyüklüğüne göre bu süre uzayabilir veya kısalabilir.

– Görme, işitme, tat, dokunma vb her şey değişebilir. Bir saniye öncesine kadar onun olan bütün duyuları mekanik hale gelebilir. İç dünyası kristal bir vazo gibi yıkılabilir.

– Kimseye güvenemeyebilirler ve dış dünya onun için tehdit edici olabilir. İnsanlardan korkabilirler. Ses, hareket bakış, koku onlara bir anda travmalarını hatırlatabilir.

– Kendi içine kapanıp kimse ile iletişime geçmek istemeyebilirler.

– Sanki hiç öyle bir olay yaşamamış gibi davranabilirler. Görmezden gelerek kendini savunabilirler.

– Sürekli ağlayabilir, en ufak şey onu ağlatmaya yetebilir ya da içine kapanabilirler.

– Olduğundan daha farklı tepkiler verebilirler. Daha öfkeli, daha baş edilemez olabilirler.

– Suçlayıcı olabilirler. Yaşanan olaylara bir sorumlu bulmaya çalışabilirler. Bazen  de kendilerini suçlu hissedebilirler ( yaramazlık yaptım bunlar oldu gibi).

– Gece korkuları başlayabilir, sürekli kabus görebilirler. Özellikle anne baba travmatize olarak daha kaygılı hale geldiyse çocuklarda çok  çabuk bu durumdan etkilenirler.

– Alt ıslatma, tırnak yeme, çok yemek yeme gibi semptomlar gösterebilirler.

– Anne babaya daha bağımlı olabilirler.

Bütün bu anlatılanların hepsi bize gösteriyor ki bizim bile çok etkilendiğimiz bu olaylardan çocuklar nasıl etkilenmesin. Temel güven duygusu yıkılan çocuk dayanacak birilerini ister. Eğer o birileri yoksa ya da yeteri kadar dayanak olmuyorsa dünya onlar için tamamen güvenilmez olur. Bazen ailesine karşı bile güven duygusunu kaybeder. Birçok zaman zannedilir ki çocuğun hiç bir şeyden haberi yok, çocuk anlamaz. Aslında bu durum çocukları daha da kaygılandırır. Çünkü çocuk bir şeyler olduğunu hisseder ama anlamlandıramaz. Buda çocukta belirsizlik duygusunu tetikler. Çocuklar belirsizliğe tahammül edemezler. Kaldı ki yetişkinler olarak bizler bile tahammül edemiyoruz. Bu belirsizliği bir yere oturtmak için çabalarlar.